Antoine de Saint-Exupéry'nin ölümsüz eseri 'Küçük Prens', aslında derin felsefi temaları barındırmasına rağmen ilk bakışta bir çocuk masalı gibi görünen, ancak her yaş grubundan okura hitap eden benzersiz bir yapıttır. Kitap, Sahra Çölü'ne düşen bir pilotun, evrenin farklı köşelerinden gelmiş, gezegeninde sadece bir çiçek ve üç volkan bulunan Küçük Prens ile karşılaşmasını anlatır. Küçük Prens'in gezegenler arası yolculuğu sırasında tanıştığı yetişkinler; otoriter bir kral, kendini beğenmiş bir adam, sarhoş bir adam, işine tutkun bir tüccar, sürekli ışığı yakıp söndüren bir bekçi ve haritalar çizen bir coğrafyacıdır. Bu karakterler, yetişkin dünyasının anlamsız kurallarını, yüzeyselliğini ve gerçek değerlerden uzaklaşmasını hicveder. Küçük Prens, Dünya'ya geldiğinde tilki ile tanışır ve 'evcilleştirme' kavramı üzerinden dostluk, sevgi, sorumluluk ve kaybetme gibi kavramların derinliklerini öğrenir. Tilkinin ona söylediği "Önemli olan gözle görülmez, ancak kalple görülebilir" sözü, kitabın ana temasını özetler. Küçük Prens, gezegenine dönüp çiçeğine kavuşmak ister ve bu yolculukta yılanla anlaşma yapar. Kitabın sonunda pilot, Küçük Prens'in bedenini bulamaz, ancak onun yıldızlara döndüğüne inanır. Hedef okur kitlesi geniş olmakla birlikte, özellikle yetişkinlerin çocuksu safiyetlerini, hayal güçlerini ve hayata dair temel değerleri yeniden hatırlamaları hedeflenir. Benzer eserler arasında, hayatın anlamını sorgulayan ve sembolik anlatımlarla derin mesajlar veren, örneğin Hermann Hesse'nin 'Siddhartha'sı veya Richard Bach'ın 'Martı Jonathan Livingston' gibi kitaplar sayılabilir. 'Küçük Prens', sevginin, dostluğun, kaybetmenin ve sorumluluğun evrensel temalarını işleyerek okuyucuyu kendi iç dünyasına bir yolculuğa çıkarır.

Antoine de Saint-Exupéry (1900-1944), Fransız edebiyatının en önemli isimlerinden biri olmasının yanı sıra, cesur bir pilot ve düşünürdür. Edebiyat kariyerine başlamadan önce uzun yıllar postacılık pilotluğu yapmış, bu deneyimleri ve uçak yolculukları sırasında yaşadığı maceralar, eserlerine derin bir ilham kaynağı olmuştur. Saint-Exupéry'nin üslubu, şiirsel bir dilin, derin felsefi sorgulamaların ve otobiyografik öğelerin ustaca birleşimiyle karakterizedir. 'Kargalar ve Tilkiler', 'Gece Uçuşu', 'İnsanların Dünyası' ve en bilinen eseri 'Küçük Prens' gibi kitaplarında, yalnızlık, dostluk, ölüm, sorumluluk ve insanlığın varoluşsal sorunları gibi temaları işlemiştir. Özellikle 'Küçük Prens', yazarın pilotluk deneyimlerini ve kendi içsel yolculuğunu bir araya getirerek, sade ama bir o kadar da derin bir anlatımla tüm dünyada milyonlarca insana ulaşmıştır. Saint-Exupéry, II. Dünya Savaşı sırasında Fransız Direniş Hareketi'ne katılmış ve 1944 yılında Akdeniz üzerinde keşif uçuşu yaparken uçağının düşmesi sonucu kaybolmuştur. Eserleri, ölümünden sonra da önemini korumuş, birçok dile çevrilerek klasikleşmiştir. Yazarın hayatındaki pilotluk tutkusu ve insanlığa dair derin gözlemleri, eserlerine benzersiz bir boyut katmıştır. Eserleri tarafından herhangi bir önemli ödül almamış olsa da, onun edebi mirası ve insanlığa bıraktığı mesajlar paha biçilmezdir. Saint-Exupéry'nin eserleri, dönemin toplumsal ve siyasi olaylarından etkilenmiş olsa da, evrensel insani değerlere odaklanarak zamanın ötesine geçmeyi başarmıştır.