Gabriel García Márquez'in başyapıtı Yüzyıllık Yalnızlık, büyülü gerçekçilik akımının en önemli örneklerinden biridir. Roman, Kolombiya'nın kurgusal kasabası Macondo'nun ve bu kasabada yaşayan Buendía ailesinin yedi neslinin hikayesini anlatır. Yüzyıllık Yalnızlık, sadece bir aile tarihi olmanın ötesinde, Latin Amerika'nın tarihini, kültürel yapısını, politik çalkantılarını ve insanlık hallerini alegorik bir dille işler. Romanın büyülü gerçekçi atmosferi, gerçeküstü olayların ve fantastik unsurların gerçeklikle iç içe geçmesiyle oluşur. Kehanetler, mucizeler, ölümsüzlük ve lanetler, ailenin ve kasabanın kaderini şekillendirir. Márquez, okuyucuyu gerçeklik ile düş arasında bir yolculuğa çıkarır, zamanın ve mekanın sınırlarını zorlar. Romanın temaları arasında yalnızlık, aşk, ölüm, savaş, devrim, güç, yoksulluk ve umut yer alır. Buendía ailesinin her bir ferdi, farklı şekillerde yalnızlıkla mücadele eder. Aşk, hem mutluluğun hem de yıkımın kaynağı olur. Savaş ve devrim, kasabayı ve aileyi defalarca etkiler. Roman, Latin Amerika'nın sömürgecilikten bağımsızlığa uzanan sürecini, iç savaşlarını ve politik istikrarsızlıklarını sembolik bir dille anlatır. Yüzyıllık Yalnızlık, sadece bir aile hikayesi değil, aynı zamanda bir toplumun, bir kıtanın ve insanlığın hikayesidir. Romanın hedef okur kitlesi, edebiyatla ilgilenen, farklı kültürlere ve dünya görüşlerine açık olan, derin anlamlar arayan okurlardır. Büyülü gerçekçiliğe ilgi duyan, alegorik anlatımlardan hoşlanan ve uzun soluklu roman okumaktan keyif alan okurlar için idealdir. Benzer kitaplar arasında, Márquez'in diğer eserleri olan Kolera Günlerinde Aşk, Yaprak Fırtınası ve Kırmızı Pazartesi sayılabilir. Ayrıca, büyülü gerçekçilik akımının diğer önemli temsilcileri olan Jorge Luis Borges, Julio Cortázar ve Isabel Allende'nin eserleri de Yüzyıllık Yalnızlık'a benzer temaları işler.

Gabriel García Márquez, 6 Mart 1927'de Kolombiya'nın Aracataca kasabasında doğmuş, 17 Nisan 2014'te Meksiko'da ölmüş Kolombiyalı yazar ve gazetecidir. Latin Amerika edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Márquez, büyülü gerçekçilik akımının öncülerinden biri olmuş ve bu akımın dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. Yazım üslubu, gerçeklik ile düşü harmanlayan, lirik ve şiirsel bir dildir. Olayları ve karakterleri canlı bir şekilde tasvir eder, okuyucuyu adeta hikayenin içine çeker. Márquez'in en önemli eserleri arasında Yüzyıllık Yalnızlık'ın yanı sıra Kolera Günlerinde Aşk, Yaprak Fırtınası, Kırmızı Pazartesi, Albaya Mektup Yazan Kimse Yok ve Şili'deki Gizli Aşk sayılabilir. Márquez, 1982 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmıştır. Bu ödül, onun edebi başarısını ve dünya edebiyatına katkılarını taçlandırmıştır. Márquez, yaşamı boyunca gazetecilikle de ilgilenmiş, çeşitli gazetelerde çalışmış ve siyasi konularda yazılar yazmıştır. Özellikle Latin Amerika'daki siyasi sorunlara ve insan haklarına duyarlılığı ile bilinir. Márquez'in eserleri, sadece edebi değeriyle değil, aynı zamanda toplumsal ve politik mesajlarıyla da önemlidir. Yazar, eserlerinde Latin Amerika'nın tarihini, kültürünü, geleneklerini ve sorunlarını ele alır. Márquez, 20. yüzyılın en etkili yazarlarından biri olarak kabul edilir ve eserleri dünya genelinde milyonlarca okuyucu tarafından okunmaya devam etmektedir. Onun eserleri, farklı dillere çevrilmiş ve birçok kez sinemaya uyarlanmıştır. Márquez'in mirası, edebiyat dünyasında ve Latin Amerika kültüründe derin izler bırakmıştır.