Maurice, E.M. Forster'ın 1971'de ölümünden sonra yayınlanan, eşcinsellik temasını işleyen önemli bir romanıdır. Kitap, Forster tarafından 1913-1914 yılları arasında yazılmış, ancak yazarın hayatı boyunca yayınlanmamıştır. Bunun nedeni, o dönemdeki toplumsal ve yasal baskılardır. Roman, eşcinselliğin açıkça ifade edilmesinin kabul görmediği bir dönemde yazılmış olup, Forster'ın kendi deneyimlerinden ve cinsel kimlik üzerine düşüncelerinden izler taşır.

Romanın ana karakteri Maurice Hall, okul yıllarında Clive Durham ile tanışır ve ona aşık olur. Ancak Clive, toplumsal baskılar nedeniyle eşcinselliğini gizlemek zorunda kalır ve evlenir. Maurice, Clive'in bu kararı karşısında büyük bir hayal kırıklığı yaşar ve kendini yalnız hisseder. Daha sonra, Maurice'in hayatına Alec Scudder adında bir ormancı girer. Alec ile Maurice arasında derin bir bağ oluşur ve ikisi de toplumun dayattığı normlara meydan okuyarak birlikte olmaya karar verirler.

Maurice'in temel temaları arasında aşk, kimlik, toplumsal baskı, sınıf farklılıkları ve özgürleşme yer alır. Roman, eşcinselliğin yanı sıra, İngiliz toplumunun o dönemdeki katı kurallarını ve bireylerin bu kurallara karşı verdikleri mücadeleyi de ele alır. Forster, Maurice aracılığıyla, bireylerin kendi kimliklerini özgürce ifade edebilmeleri ve toplumun dayattığı kalıpların dışına çıkabilmeleri gerektiği mesajını verir. Roman, aynı zamanda, sınıf farklılıklarına da değinir. Maurice ve Alec arasındaki ilişki, farklı sosyal sınıflardan gelen iki insanın aşkını ve bu farklılıkların ilişki üzerindeki etkilerini gösterir.

Maurice, başlangıçta Forster'ın özel hayatına dair bir gizlilik perdesi altında tutulmuş olsa da, yayınlandıktan sonra büyük bir ilgi görmüş ve eşcinsellik temalı edebiyatın önemli bir örneği olarak kabul edilmiştir. Kitap, eşcinsel hakları hareketine de ilham kaynağı olmuş ve LGBTQ+ bireyler için bir sembol haline gelmiştir. Romanın başarısı, Forster'ın cesaretini ve dönemin toplumsal tabularına meydan okuma cesaretini göstermektedir. Maurice, sadece bir aşk hikayesi olmanın ötesinde, kimlik, özgürlük ve toplumsal adalet üzerine derin düşünceler sunan bir eserdir. Roman, okuyuculara, kendi kimliklerini sorgulamaları ve toplumun dayattığı kalıpların dışına çıkmaları konusunda ilham verir. Kitapta kullanılan dil ve anlatım, Forster'ın diğer eserlerindeki gibi, zengin ve etkileyicidir. Yazar, karakterlerin iç dünyalarını ve duygusal deneyimlerini ustalıkla yansıtır. Maurice'in hedef kitlesi, edebiyatseverlerin yanı sıra, eşcinsellik, kimlik ve toplumsal adalet konularına ilgi duyan okuyuculardır. Roman, aynı zamanda, tarihsel bir perspektiften İngiliz toplumunu ve o dönemdeki yaşam tarzlarını anlamak isteyenler için de önemli bir kaynaktır.

Maurice'e benzer kitaplar arasında, Oscar Wilde'ın 'Dorian Gray'in Portresi', André Gide'in 'Kalpazanlar'ı ve Christopher Isherwood'un 'Berlin Hikayeleri' sayılabilir. Bu eserler de, eşcinsellik, kimlik ve toplumsal normlar gibi temaları ele alarak, edebiyat tarihinde önemli bir yer edinmişlerdir.

Edward Morgan Forster, kısaca E.M. Forster, 1879'da Londra'da doğmuş, 1970'te ölmüş İngiliz romancı, denemeci ve yayıncıdır. Forster, İngiliz edebiyatının önemli figürlerinden biri olarak kabul edilir ve eserleri, 20. yüzyılın başlarındaki İngiliz toplumunu ve bireylerin bu toplum içindeki yerini ele alır. Forster, özellikle duygusal derinliği, karakter gelişimi ve toplumsal eleştirileriyle tanınır. Yazım üslubu, zarif, nüktedan ve gözlemcidir. İnsan ilişkilerini ve bireylerin iç dünyalarını incelemeye odaklanır. Eserlerinde genellikle, sınıf farklılıkları, toplumsal baskılar ve bireysel özgürlük gibi temaları işler.

Forster'ın en bilinen eserleri arasında 'Howards End' (1910), 'A Passage to India' (1924) ve 'Maurice' (1971) yer alır. 'Howards End', İngiliz toplumundaki sınıf farklılıklarını ve aile ilişkilerini konu alan bir romandır. 'A Passage to India', İngiliz sömürgeciliğini ve Hindistan'daki İngiliz-Hint ilişkilerini ele alan, eleştirel bir bakış açısı sunan önemli bir eserdir. 'Maurice' ise, yazarın ölümünden sonra yayınlanmış ve eşcinsellik temasını açıkça işleyen bir romandır.

Forster, eserleriyle birçok ödüle aday gösterilmiş ve bazılarını kazanmıştır. Ancak, eserlerinin yayınlandığı dönemde, eşcinsellik gibi konuların tabu olması nedeniyle, yaşamı boyunca tam anlamıyla takdir edildiği söylenemez. Yine de, ölümünden sonra eserleri büyük bir ilgi görmüş ve edebiyat dünyasında saygın bir yer edinmiştir. Forster'ın eserleri, İngiliz edebiyatına önemli katkılar sağlamış ve günümüzde de okunmaya devam etmektedir. Yazar, eserlerinde, bireysel özgürlük, hoşgörü ve insan ilişkilerinin önemi gibi evrensel temaları işlemiştir. Forster'ın eserleri, sadece edebiyat açısından değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel açıdan da önemli bir mirastır. Yazar, İngiliz toplumunun ve o dönemdeki yaşam tarzlarının anlaşılmasına önemli katkılar sağlamıştır. E.M. Forster, eserleriyle, insan ilişkileri, toplumsal normlar ve bireysel özgürlük üzerine derin düşünceler sunan, önemli bir yazardır.