Ücretsiz PDF Kitap İndir

Insanligimi Yitirirken Kitabı İnceleme

Kitap Hakkında Bilgiler

Türk edebiyatının önemli kalemlerinden Hasan Ali Toptaş’ın 1992 yılında yayımlanan Insanlığımı Yitirirken adlı romanı, modern bireyin iç dünyasını psikolojik gerilim teknikleriyle kurguladığı özgün anlatımıyla dikkat çeker. Yaklaşık 800 sayfalık bu hacimli eser, ana kahraman Bekir Saraç’ın çocukluk anılarından başlayıp gençlik ve olgunluk dönemlerine uzanan yarım yüzyıllık zaman diliminde, bireyin toplum baskısı, aile çatışmaları, yalnızlık ve aidiyet duygusuyla nasıl baş etmeye çalıştığını ironik dille aktarır. Toptaş, Anadolu kasabasındaki dar sokakları, dinsel ve geleneksel ritüelleri, taşra entelijansiyasının çelişkili yapısını rüyamsı bir atmosferde betimlerken; okur, Bekir’in kendini bastırma çabaları, günah ve suç kavramlarına yaklaşımı, aşkın gövdesinde şekillenen ölüm temsilleri üzerinden durmadan kendi karanlığıyla yüzleşmeye davet edilir. Roman, bölük pörçük zaman kurgusu, birden çok anlatıcı açısı ve tekrarlarla oluşturulmuş bir hafıza labirenti sunar; böylece insanlığımızın sınırlarını çizen kültürel ve bireysel ötekileştirmelerin nasıl oluştuğu sorgulanır. Kaygı, suçluluk ve yokoluş duygusunun metaloru haline gelen yolculuk, son sayfada Bekir’in “Ben artık ben değilim” itirafıyla doruğa ulaşır; yazar Türkiye’nin sosyo-kültürel dönüşümlerini bireyin ruh dokusuna hapsetmiş olur. Kitap, 1993 Orhan Kemal Roman Armağanı’na değer görülmüş, ayrıca Fransızca ve İngilizceye kazandırılarak ülkemizde “cult” sayılan başyapıtlar listesine girmiştir. Eleştirmenler, romanın Proustvari anı kırıntılarıyla Faulknercı zaman oyunlarını sentezlediğini, postmodern tekniklerin yerel renklerle beslenerek dizgesiz bir Türkiye portresi ortaya koyduğunu vurgular. Öte yandan, gaitadan doğaya, çocukluk cinselliğinden tarikat yaşantısına dek toplumsal tabulara cesurca dokunan metin, çarpıcı tekinsizliğiyle okurun zihninde uzun süre silinmeyen bir eko bırakır. Hasan Ali Toptaş’ın evrensel temaları Anadolu’ya özgü bir kadrajdan sunma becerisi, Insanlığımı Yitirirken’i hem psikolojik hem sosyolojik okumalara açık, çok katmanlı bir başyapıt yapar.

Yazarı Hakkında Bilgiler

Hasan Ali Toptaş, 15 Ekim 1958’de Eskişehir’in Dorylaion (Şarhöyük) köyünde doğdu; çocukluğunu dedesinin anlattığı masallar, taşranın tekinsiz geceleri ve babasının benzin istasyonundaki sohbetler arasında geçti. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde okuyup Kütahya’nın dağ köylerinde öğretmenlik yaptı; gece gündüz yazdığı öyküleri 1980’li yıllarda Varlık, Gösteri, Türk Dili gibi dergilerde yer buldu. İlk öykü kitabı Bin Hüzünlü Haz 1986’da yayımlandı; ardından Gölgesizler (1995), Orada (1998) gibi kült romanları geldi. Toptaş, kendi deyimiyle “gerçeklik imalathanesinde” çalışır: zamanı parçalar, sesleri mekân, mekânları insan yerine koyar; tekrar, eksiltme ve yer değiştirme teknikleriyle distopik bir iç Anadolu yaratır. Türkçenin ses uçurumlarını keşfederek Anadolu ağızlarını edebî dile aktarırken, korku ve hayranlık duygularını harmanlayan imgeler kurar. 2000’li yıllarda Kuşlar Yasına Gider, Uçurum Gölgesi, Fikrimin İnce Gülü gibi yeni denemeler kaleme aldı; Yalnızlıklar, Korkular, Geceler (2008) adlı denemeleriyle düşünsel yönünü de sergiledi. Yazarın eserleri Fransa’da Actes Sud, İngiltere’de Bloomsbury, Almanya’da Volk & Welt gibi yayınevlerince yayımlanıp, Andrew Finkel, Maureen Freely gibi çevirmenlerin dikkatini çekti; İngilizceye çevrilen ilk Türk yazarlar arasına girdi. 2015’te Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Ödülü’nü, 2018’te ise Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü aldı. Toptaş, okurlarının çoğunu cezbeden ama otoritelerce yeterince dillendirilmeyen “sessiz” üslubuyla, Türkiye’nin en çok yabancı dile çevrilen postmodern anlatıcılarından biri oldu. Kendisini “romandakiler anlatır, ben sadece onların boğazlarında yaşayan bir zanlıyım” diyerek tanımlayan yazar, Ankara’da kıssalarını “hiçbir kibrit çakmadan” kurabilmek için odasına kapanır, müzik eşliğinde defterlerini doldurur. Obsesif tekrarlar ve tekinsiz uçurumlarla dolu evreni, hem Borges’in labirentini hem de Anadolu’nun mistik soluğunu çağrıştırır. Toptaş’ın anlatılarında birey, toplumun ve kendi bilinçaltının bombardımanı altında kimliğini yitirme korkusu yaşar; bu da onu Türkçede “yokluk” duygusunu en çetin biçimde işleyen yazarlardan biri yapar. Şimdilerde yeni bir roman ve denemeler üzerinde çalışan sanatçının külliyatı, hem edebiyat eleştirmenleri hem de felsefe ve sosyoloji araştırmacıları için verimli bir inceleme sahası sunar.

Insanligimi Yitirirken PDF İndirme Linki Oluşturuluyor...

Oluşturma işlemi başlatılıyor...